Adü Teknokent

Teknokent Nedir?

Aralarındaki küçük yapı farklarına rağmen bilim parkı, teknokent, araştırma parkı vb. terimlerle ifade edilen teknokentler; üniversite, sanayi, araştırma merkezleri, girişimciler ve piyasalar arasındaki işbirliğini arttırmak, bilgi ve teknoloji transferini arttırmak yoluyla yüksek katma değerli, Ar-Ge’ye dayalı ileri teknoloji ürün ve hizmetlerin üretilmesine uygun altyapı, üst yapı ve hizmetleri kaliteli çevrede sunan merkezlerdir. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (4691 sayılı kanun) kanuna göre teknokent kavramı; yüksek/ileri teknoloji kullanan ya da yeni teknolojilere yönelik firmaların, belirli bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü ya da Ar-Ge merkez veya enstitüsünün imkânlarından yararlanarak teknoloji veya yazılım ürettikleri/geliştirdikleri, teknolojik bir buluşu ticari bir ürün, yöntem veya hizmet haline dönüştürmek için faaliyet gösterdikleri ve bu yolla bölgenin kalkınmasına katkıda bulundukları, aynı üniversite, yüksek teknoloji enstitüsü ya da Ar-Ge merkez veya enstitüsü alanı içinde veya yakınında; akademik, ekonomik ve sosyal yapının bütünleştiği site veya bu özelliklere sahip Teknoloji Geliştirme Bölgesi’dir''. Teknoloji üretmenin dört temel öğesi vardır: Araştırmacı nitelik sahibi insan gücü Yeterli bilgi birikimi Yeterli finansal kaynak Programlı bir şekilde Ar-Ge çalışması yapmak Teknoloji geliştirmede, bu öğeler doğrultusunda dünyada birçok yöntem-birliktelik denenmiştir. Bunlardan en verimlisi, Üniversite-Araştırma kurumları ve Sanayi arasındaki diyalogla oluşmuş birlikteliktir. Teknoloji üretmenin dört temel öğesi doğrultusunda teknoparkların ortak amacı; Bilim ve teknoloji alanlarında yetişmiş insan gücünden yeni girişimciler yaratarak, üniversite ve Ar-Ge kuruluşlarında birikmiş bilginin nitelikli girişimcilerin kurduğu teknoloji oryantasyonlu firmalar aracılığıyla ekonomik dönüşümünü sağlamaktır.

Dünya’dan Örnekler

Bilim ve teknolojiyi buluşturmayı hedefleyen teknoparklar öncelikle ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya gibi bilim–teknoloji alanında ileri ülkelerde başlamıştır. Bugün dünyada 800 civarında teknopark bulunmaktadır. Şüphesiz dünyadaki teknoparkların en eski ve tanınanı ABD'nin batısında Californiya Eyaletinde endüstriyel gelişim sonucu 1950’de 105 bin hektarlık bir alanda faaliyete geçen çevre belediyelere yılda 1.7 milyar dolar vergi ödeyen 8500 firmada 100 bin civarında her kademeden elemanın çalıştığı “ Silikon Vadisi’dir.'' Bugün günlük yaşamımıza girmiş birçok yeniliğin doğum yeri silikon vadisidir. İlk radyo yayını, transistör, vakum tüp, mikro işlemci, pc, hard disk, disket sürücü, laptop, mause gibi buluşlar burada gerçekleşmiştir. Silikon vadisinde ABD'de ünlü birçok üniversite faaliyet göstermekte olup bu üniversitelerdeki 88.000 öğrenci bu teknoparkta bilgisayar alanına yoğunlaşmıştır.

Silikon vadisi üniversite eğitimine zengin uygulama imkanı sunarken yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin katkılarını da hayata geçirmektedir. ABD'de Silikon vadisinin dışında yüzlerce teknopark bulunmaktadır. İngitere’de 80 civarındaki teknoparkların en büyük ve ünlüsü “Cambridge Bilim Parkıdır“. Bunun dışında Oxford, Heriot-Watt ve Mersoside bilim parkları vardır. Fransa’da 25 civarında teknopark bulunuyor. Bunların en ünlüleri Bilgisayar, elektronik ve otomasyon, tıp, eczacılık, kimya biyoteknoloji ve eğitim alanlarında hizmet veren, 1969’da kurulan Sophia Antipolis'dir. 10 bin hektarlık bir alana kurulan bu teknoparkta 1000 adet ileri teknoloji firmasında 50 bin kişi istihdam edilmektedir.

Japonya Teknoloji Geliştirme Merkezlerini “teknopolis“ adı altında kuruyor. Japonya’da eski teknopolislere ilave olarak son yıllarda 26 bölge daha teknopolis ilan edilerek 2000 yılında hizmete sokulmuştur. Uzak doğunun hızla gelişen ekonomisi Çin ucuz endüstri ürünleri ile dünya pazarındaki rekabet gücünü hızla arttırmakta ve her yıl dışarıdan büyük miktarda yabancı sermaye çekmektedir. Çin’de ilk teknopark 1985 yılında kurulmuş olup halen 60 civarındadır. İsrail‘de  ilk teknopark 1946 yılında özel sektör girişimi ile kurulmuştur. Dünya ile rekabet edebilen 4 teknoparka ilaveten tıp ve çevre teknolojileri alanında oldukça gelişmiş olan Ben Gurion Üniversitesi'nin içinde Negev Bölgesi Bilim ve Teknoloji Parkı kurulmaktadır.

Türkiye’den Örnekler

Türkiye’de teknokent konusu ilk kez Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından 1989'da gündeme getirilmiştir. DPT’nin daveti ve Birleşmiş Milletler Kalkınma için Bilim ve Teknoloji Fonu (UNFSTD) tarafından denetlemek ve tanıtım yapmak için görevlendirilen bir kaç çalışanı Türkiye’ye gelerek olanakları incelemişlerdir. Bu çalışmalar neticesinde 1990 ‘ larda KOSGEB ile üniversitelerin işbirliği çerçevesinde teknokentlerin ilk adımı olarak TEKMER’ler (Teknoloji Merkezleri) kurulmaya başlamıştır. Çalışmalar öncelikli olarak mevcut üniversiteler ve uygun olanaklar dahilinde İstanbul, Ankara, İzmir, Gebze ve Eskişehir illerinde başlamıştır. Teknokentler ile ilgili kanun ise 2001 yılında 4691 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile oluşturulmuştur. Bu yasa ile Teknokent Kavramı ‘Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’ olarak kullanılmaya başlamıştır. 2015 yılının Mayıs ayı itibari ile Bakanlar Kurulu Kararı ile 61 Teknoloji Geliştirme Bölgesi ilan edilmiştir. 63 adet Teknokentin 49 tanesi şuan için faaliyet göstermekte olup, diğerleri geliştirme aşamasındadır.

Teknokentlerde yer alan şirketler, 4691 sayılı kanun gereğince birtakım vergi teşviklerinden yararlanabilmektedirler. Bunlardan en önemlileri ilgili teknokentler de yer alan şirketler kurumlar vergisinden ve şirketler de çalışan Ar-Ge personelleri de gelir vergisinden muaf tutulmalarıdır. Ar-Ge şirketleri ayrıca personelleri için 5 yıl süre ile SGK primleri için %50 indirim teşviğinden yararlanmaktadırlar. Bunların haricinde yazılım ürünlerine de KDV muafiyeti uygulanmaktadır.